23 Haziran 2008 Pazartesi

Son Çağrı

2306.08
02:26

Ne zamandır sürekli
Mutsuzluğumdan söz ediyordum.
Okursanız anlayacağınız gibi;
Mutsuzluğumun kaynağı yalnızlığımdır.
Yalnızlığımın nedeni ise yalanlarım...

Yanlış anlaşılmasın!
İnsanlar yalanlarımı anladıkları için değil,
Anlamadıkları için yalnızım kalabalıkta.
Yalanlarımın arkasını göremedikleri,
Beni göremedikleri, hatta hiç aramadıkları için yalnızım...

Nasıl bilebilirim birinin beni sevdiğini,
Daha o beni bilmezken.
Beni anladığını nasıl bilebilirim,
Karşımdaki hayatta nerde durduğumdan habersizken.
Beni onlara göstermezken...
İstediğim için değil, mecburiyetten...

O kadar gömülmüşüm ki beni yok eden yalanlara,
Artık benliğim boğulmak üzere!!!
Yani anlayacağınız artık;
Birinin beni görmesi,
Hayat vermesi gerek!

11 Haziran 2008 Çarşamba

Gölge

Yokum ben!
Görmeyin, duymayın beni.
İsteğim değil bu benim,
Olması gereken sadece.

Ben gölgede gezen değil,
Gölgenin ta kendisiyim.
Işığa göz kırpan,
Onun gibi olmak isteyen,
Ama ışıkta var olamayan ben...

Yanlış anlamayın beni,
Birinin gölgesi değilim ben;
Yek vücut olan ben,
Sadece karanlığım!...

Yok etmeye istekliyim kendimi.
Işığa çıkmaya...
Yalnız kabuğumdan çıkıp,
Işıkta yok olmaya meyilliyim.

Ama dediğim gibi dostum sana;
Yarın yapılacaklar,
Şimdiye dahil olmayan köşelerinde kalmalılar.
Bugün, bu saat, bu an hâlâ karanlık...
Ateşe uçan böcek misali ışık arayışındayım.
Lütfen öldürün beni artık!...
Çemberin içine girmek istiyorum...

9 Haziran 2008 Pazartesi

Durakta Bekleyen Ben

08.06.2008
Saat: 15:10
Boğuluyordum dün gece
Kendimi zor attım sokağa.
Yokuşlardan indim,
Bir otobüs durağı;
Gecenin karanlığında ışıldıyordu önümde.
Oturdum, ışığına ortak oldum.
Geçen arabalar, çevredeki mutlu insanlar,
Seni hatırlattı bana...

Bekleyemedim daha fazla, elim telefona gitti,
Özensizce, içimden geldiği gibi seni istedim.
Umudum kırıldı gelen yazıyla ama yılmadım;
Zorladım şansımı...
Belki de zorlamamalıydım ne dersin?...

İlk defa denedim böyle bir şey;
Telefonla asosyelce mesajlar...
Ama anlamalısın duramadım bir dakika daha,
Sensiz gecede otobüs durağı kadar yalnızdım...
İçi yolcusuz, yalnız...

Konduramıyor musun?...
Neden?...
Halbuki ben...
Neyse gereksiz sözler bunlar!
Olanlar oldu
Geçti zaman
Sen benim gibi hissetmiyorsun
İşin özü burada saklı
Yine olmadı, yine tekim
Yalnızım, karanlıkta önünü görecek kadar ışığı olmayan otobüs durağı kadar...

31 Mayıs 2008 Cumartesi

Yine Senleyim Bugün...

Kafamı kaldırınca
Bal rengi gözlerinle karşılaştım
Hiç istemesem de nezaket gereği;
Davetimle masama,
Gözlerimle denk oldu
İçimi kıpırdatan gözlerin…

Değişmişsin görmeyeli
Saçın , giyimin…
Tek değişmemiş olan,
Yaşamaya duyduğun istek…

Yine kapıldım sana …
Günlerdir seni düşünüyorum.
Her an, her saniye benimle olmanı,
Beni yine eskisi gibi izlemeni istiyorum.

Ama nedenler, olmazlar hala aynı!
Başkasına aitsin be güzelim,
Benimle ölürsün için için...
Görüyorum isteksizce,
Kafamı çevirsem de “olmaz” hala orda
Nedenlerin birliği
İsteklerimin güçsüzlüğü
Yine koparıyor seni benden
Güle güle…

30 Mayıs 2008 Cuma

KALABALIKTA GÖREMEDİĞİM

İstanbul’dayım…
Kör oldum göremiyorum boğazı
Ne o ışıl ışıl Anadolu
Ne de beni barındıran Avrupa

Koku alamıyorum…
Gül bahçesinin kokusu gelmiyor
Tüm çiçekler yerli yerinde
Ama ben algılamıyorum ne birini , ne birçoğunu…

Bir ışık , ne bir ses , bir güzel görünmüyor ufukta
Sadece sulu , kara bulutlar…
Kalabalığın içinde göze batan kimse
Ben göremiyorum
Yalvarırım dostlarım benim gözlerim olun
Önümü göreyim…
Benim kulaklarım , burnum olun ki
Duyumsayayım doyasıya algılanacakları
Biliyim ki yalnız değilim

Gururumu bıraktım bir kenara artık
Yardım dileniyorum
Biliyorum ki tek değilim
Sadece algımı yitirdim
Geçmişim kararttı tüm duygularımı
Bir değil birçok saat istiyorum
Değer vermek değil , değer görmek…

"Ben yazdım H. düzenledi...."
"Aynı şeyi benzer ama içinde ayrılıklar barındıran iki şekilde anlatmaya çalıştım, bu nasıl anlayıştır şeklinde yorumlar duymak istemiyorum :( " :P

HATIRALAR

Gözlerim kapalı dolanıyorum İstanbul’da
Ne boğazın gece ışıltısı,
Ne Galata’nın ihtişamı
Yok benim için
Yalancıktan kör şekilde
Olduklarını bilmeme rağmen göremiyorum…

Bugün yine girdim o gül bahçesine
Güller orda biliyorum ama alamıyorum kokularını
Tek algıladığım
Başarısız hissetme çabalarim sonucu elime batan dikenler

Bugün de çiktim yürüye yürüye o bahçeden
Batan dikenleri ayıklayarak geçti yolculuğum
Ne zamanım ne de fırsatım kaldı hissetmeye onları…
Yalnız iki his verdiler bana
Başarısızlığın utancı sağ omzumda
Dikenlerin acısı ise solda

Her gün taşiyorum bu yükü omuzlarımda
Devam etmek zor geliyor her seferinde artan o yükle
Pes etmem yakındır dostlarım…
Ondan benim feryadım…

Tek dileğim açmanız gözümü ,
Göstermeniz yerlerini onların
Yoksa benden bu kadar
Başarısızlıklarımı da hatıra olarak alıp yanıma,
Kaçıyorum buradan.
Yalnız başladığım yolculuğa,
Ellerimdeki yaralar ile
Başka yerde devam edeceğim…

Beni arayan olursa
Arkamdaki dikenlerden oluşan izi takip etsin
Eğer ki iz biterse ,
Aramayın artık.
Bilin ki başardım sonunda
Mutluyum…

H. Düzenledi

Devam Etmek...

Uyandım...
Yine aynı oda, beyaz badana bağzı yerlerde dökülmüş
Tanıdık, sadece benim odama özgü o koku yerli yerinde
Gözlerim açık ama beynim hâlâ rüyamın etkisinde
Yeşillik alan, kuş sesleri faso fiso...
Bilindik Huzur dolu ortam işte...


Birden bir gerginlik alıyor beni...
Huzur?...
Rüyadan gerçeğe akmayan duygu...
'Aktive oluyor' beynim yapacak bir işi var artık,
Hemen duyguyu analiz et,
Hayatına uyarla!


Huzurun kaynağı ne kuş sesi, ne yeşil renk...
Sorumsuzluk...
Bakan, isteyen, bekleyen kimse yok...
Ne yaklaşan sınavlar, ne cevap bekleyen sorular...
Yanlız ben, öylece duruyorum boş, isteksiz, ham şekilde
Peki ya yaşama uyarlamak?...
İmkansız olduğu kadar da GEREKSİZ!


Kabulleniyor ve sarılıyorum hayatıma
Yaşadığım için seviniyorum!???
Beklentilerim ve benden beklenenler var...
Yaşam amacımı bulmak için kalkıyorum yataktan,
Tekrar ve tekrar HERGÜN...

20 Mayıs 2008 Salı

Almadan vermek

16.05.08
Saat; 15:51
Düşünmek, düşünülmek güzel şey,
Gösterişe kaçmadan
Sadece hatırlamak
Hem de sadece doğum günü falan değil,
Ansızın aklına geldiği için...

Birilerinin hayatına dokunmak güzel şey,
Küçük bir mutluluk vermek.
Herkesin kendi yoluna ayrıldığı şu günlerde,
Yolculuk sırasında beni hatırlatacak bir şey
Belki bir hediye,
Ya da tek bir kelimeyle...

Karşılıksız sevmek güzel şey,
İçinden geldiği için yapmak,
Korkutucu günlerde düşünüp,
Sana insan olduğunu hatırlatan
Sevme, sevilme, düşünme, düşünülme yetisi

Anlamadan kabullenmek güzel şey
Katıldığın için değil,
İnandığın için birinin yanında durmak
Evet, evet mutluluğun yolu bu...
İhtiyaç duyduğun için değil,
Sırf inandığın için,
Gösteriş için değil,
Hatırladığın için,
Bir şey vermek.
Karşılığında ise tek bir kelime;
“TEŞEKKÜR”
İşte mutluluk bunda gizli...

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Buzdan Zaman

Durdu zaman ilerlemiyor
O koku, o gözler hâlâ karşımda
Kolay değil o takvim yapraklarının kopması artık benim için
Hep aynı takvim karesinden beni izleyen
Bakınca benliğimin içini gösteren gözler var

Bir dönem daha kapandı benim için
Hep aynı başarısızlığın sahiplendiği bir dönem daha
Aslında amacıma çok yaklaşmıştım bu sefer
Neredeyse salacaktım kendimi mutluluğa
Çıkarmak üzereydim UTANÇ ve YALANDAN oluşan o tasmayı
Başaramadım yine, tekrar ve tekrar...
Her tekrarda sıkılaşan tasmamdan kaynaklı olaraktan

Tasmamın ucu kimin elinde belli değil
Belki bende, belki de tanımadığım ya da tanıyamadığım birinde
Çekiştiriyor beni,
İleri giden zamanda hep aynı yerde kalmama neden oluyor
Yanımdan geçen her insan bakıyor bana,
Daha doğrusu tasmalı,tutsak bana...
Görülmeden, anlaşılmadan, hissizce yargılanıyorum yine...
Tekrar ve tekrar....

Geçmişin yankıları içinde
Hala aynı yerde seni ve senin getireceklerini bekliyorum
Nerdesin?...
Takvimde bir sayfa göster...
Göster ki geçsin zaman
Bıktım artık 'şimdiden'!
Artık 'gelecek' olsun...

25 Nisan 2008 Cuma

Elveda fanustaki güzel kız...

26.04.08/01:36
Yaktım bugün resmini
Hani bahçeli dünyamızdan çıkarken bana emanet ettiğini...
Yıllardır saklıyordum,
Nedenini bilmeden, belki sadece huzur için açıp bakıyordum arada
Geçmişi, ilişkimizi hatırlatan çoğu siyah, az biraz da beyaz olan resmi yaktım bugün...
Son buluşmamız aklımdan gitmiyor bir türlü,
İlk defa bu kadar net bir şekilde gördüm
Bizi ayıran ve belki de sonsuza kadar ayıracak olan fanusu.
Dokundum ona, biraz da savaştım ama daha ileriye gidemedim.
Sen içerde dışarıyı bilmeden özgürdün ben ise içeriye giremediğim için mahkum...
Hiç yer almış mıydım o camın öteki kıyısında bilmiyorum
Geceleri rüyalarımı işgal ediyor bu düşünce
O kadar cahil, umursamaz ve saygısız olabilmiş miydim?
Yazık...
Bunları yazarak bile bir camın olmamam gereken yönünde olduğumu kanıtlıyorum kendime...
Cahilliğimin kapattığı gözlerimle izliyorum seni...
Umursamaz kalbimle seviyorum seni HÂLÂ...
Ve saygı duymayan beynimle siliyorum hislerimi...
Kapandı ekran...
Gözümün önünde yemyeşil gözlerin...
Elveda fanustaki güzel kız...

23 Nisan 2008 Çarşamba

Değişimin yolu...

Düne kadar geliyordu o şey
Ne olduğunu bilmediğim zavallı şey
Bense, beynimse iki kağıt tarafından öğüt alıyordu
İki ayrı kişinin elinden çıkan ayrı kağıtlar
Biri kılıcını çekip haykırırken yüzleş diye
Diğeri kaç diyordu sakin, kısık, KORKAK sesiyle
Ne yazık ki ben özgür iradenin çocuğuyum
Ne biri ne diğeri anlamlı benim için
Akıp gelirken o şey ben bekledim dinlemeden, düşünerek
Sonra o an geldi
Gelmekte olan şeyin geldiği an
Hazırlıksız yakalandım zaten hazırlanılamayacak şeye
Vurdu geçti bana yıkıldım bazı bazı...
AMA TAMAMEN DEĞİL!
Değişimin yolu bu galiba,
Yıka yıka bazı kısımları bütünü bozmak
O AN ne hissettim bilmiyorum
FAKAT sonrasında aldığım nefes, içtiğim su
Sanki değişmiş gibiydi, tıpkı benim gibi
Ne olacak, ne kadar geçecek bilmiyorum üstünden ama
Sanki KAÇ diye fısıldayan kişi yeni bir kelime öğrenecek;
DİNLE...

20 Nisan 2008 Pazar

Kaybediyorum…

12.07.07/17:35

Kaybediyorum…
Dengemi kaybediyorum, sanki ilişkilerimde koca bir kopukluk var.
Kontrolümü kaybediyorum yıllardır uyguladığım telkinler
Sanırım artık işe yaramıyor.
İçime attığım onca şey sonunda bölük pörçük çıkıyor
Çıkışları garip aslında;
Bazen beklenmedik bağırmalar,
Bazense köksüz, belki de asılsız aşklar olarak
Gerçekle bağımı çözüyorum…
Aslında, şaşırtıcı olsa da bağımı çözmek istemiyorum!
Gerçekler bana iyi davrandığından değil ama…
Mutluluğu sadece hayallerimde buluyorum!
Mutluluğu gerçeklikte de istiyorum…
İsteklerim git gide saplantılara dönüşüyor farkındayım..
Durmak istemiyorum...
Ne olur anla...
Gerçeklik bana mutluluk vermedikçe gerçeği değiştiriyorum!
Aslında yaptığım şey hayal kurmak değil…
Yaptığım yalan yaratmak…
Yaptığım yalan bir dünya kurup içine gerçek insanlar koymak.
Yalan dünyamda ki gerçek insanlar bana mutluluğu vermeli
AMA VEREMİYORLAR
Yalan dünyamda ki insanlar her ne kadar gerçekseler de
Yalan bir dünyada ki insana gerçek denilemez aslında
Eğer etkiler geçerli değilse gerçekler diyarında
Etkilerin tepkileri nasıl gerçek, geçerli ve yeterli olabilir.
Bu nedenle gittikçe, zaman ilerledikçe kopuyor bağım gerçekle
İstemiyorum gerçek dünyanın değerlerini
Etkileri geçerli kılma yetileri beni mutsuz kılan
Ama aynı nedenden koparmıyorum, koparamıyorum bağı
Hatta içten içe bağın iç kuvvetlerini destekliyorum
Bir gün gelir de gerçeklikte geçerli olan etkenlerin yarattığı bir tepkiyle karşılaşırım diyorum içimden
AH! şu kahrolası umudum yok mu?
Halbuki mutluluk biraz ötede bana el sallıyor
Koparmam için yalvarıyor burasıyla orasını birleştiren o umutla her gün daha güçlenen birkaç ipliği
YAPAMIYORUM!
Her gün daha çok nefret ediyorum kendimden aslında
Hiç olmayan farazî bir his nedeniyle MUTLULUĞU atlattığım için.
Her ne kadar yok desem de
Hep içimde biliyorum, özgür(!) irademe karşı gelen o hissi

Hapis

19.0.07/02:56

Mutlu değilim, hala mutlu değilim…
Mutlu olmam için koşullar yeterli değil
Mutlu olmam için gereken koşulları yaratamıyorum…
Belki birinin bana yardım etmesi gerek
Ya da tüm koşulları halletmesi, tamamen ve tek başına
Böyle birini görmüyorum, hissetmiyorum…
Kalbimin derinliklerinde zifiri karanlık bir oda var
Sanki elimden tutmuşlar, o odaya koymuşlar beni
Kendi içimde, özümde, hapis oldum o karanlık odada
Odanın içi boş, ya da bilinmezliğin verdiği yoklukla dolu
Odada ne var bilmiyorum ama odanın havası farklı
Sanki süzülür gibi geziniyorum içinde
İçeride kendimi yarı sarhoş hissediyorum.
Ayık olduğum zamanlarla sarhoş olduğum zamanlar birbirinin içinde sanki,
Zıtlıkların bütünlüğü, değil mi?
Çevrede bir şeyler görüyormuşum gibi geliyor kimi zaman
Sonra hatırlıyorum
Zifiri karanlık bir odada, nasıl bir şey görebilirim ki.
Arada bir de aklıma oraya gelişim geliyor,
Elimden tutanı hatırlamaya çalışıyorum
Bir kez, sadece bir kez bana bakma cesaretini göstermişti
O zaman tanımamıştım onu
Şimdiyse kim olduğunu bildiğime eminim…
En büyük düşmanım ve dostum
"Ben yazdım H. düzenledi..."

Fişteki umut....

Okuyorum kelimeler önümde
Kelimeler sonsuzluk gibi sürüp gidiyor
Saçma geliyor,
Tıpkı sonsuzluk gibi sürmekte olan yaşam boşlukla birleşmiş,
Sonsuz bir boşluk,
Umutsuzluğu aşma çabam yeterli gelmiyor, ama vazgeçmiyorum
Vazgeçmeye elverişli hayatım anlamsız kılıyor bu durumu,
Barış savaştır diyor kitap
Korkumu güçlendiriyor bu
Korkum savaştan mı kaynaklı
Savaş ölüm mü getiriyor
Ölüm bana düşen mi yoksa onlara mı?
Hani olur da dönersem geri
Yıkım ve ölümle karşılaşmak mı beni bekleyen
Öyle bir şey istemiyorum!
Ölmek daha kolay!
Vazgeçmeye meyilliyim dedim ya
Yaşamdan vazgeçmek de öyle
Kolay!!
Ama çabam, umut yolculuğum devam ediyor.
Aklımda bir yük, umut için ışık, sevgi için şiirle yüklüyüm
Yol sürüyor,yoldaşlar az…
“ARA”,“BUL” ve “BENİMSE” lafları ile yürütüyorum kendimi
Umutsuzluk, umuda doğru benimle…
‘Kabataş, han cafede denize bakarken yazar kasa fişine yazılan bir şiir...’
"Ben yazdım H. düzenledi...."